1964 yılında Kars’ın Kağızman ilçesinde doğdu. Asıl adı Sait Küçük’tür. Babası Hayrettin Bey, annesi Şadiye Hanım’dır. Baba dedesi Çilo Recep, anne dedesi Berber Mevlüt’tür. Aile lakabı olarak baba tarafına Çilolar, ana tarafına Cêllolar-Celaliler denilmektedir. Baba tarafı eski adıyla Kızılkilise yeni adıyla Yankıpınar köyünden olup kurtuluş savaşı sonrası ilçenin Dere Mahallesi’ne yerleşen “Yerliler”dendir. Anne tarafı Irak-Zaho’dan İran’a, İran’dan Ağrı’ya, Ağrı’dan da Kağızman’a göçen “Kürtler”dendir.
Hayrettin Bey’in Şadiye Hanım’dan sekiz çocuğu olmuştur. Bunlar büyükten küçüğe doğru Sümer, Saim, Saygı, Latife, Sait, Süreyya, Habip ve Songül ismini taşımaktadır. Sadık Miskini ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Nüfus kaydına göre 5 Nisan 1964 doğumludur. Ancak annesi ve teyzesi 1963 Eylül’ünün son haftasında doğduğunu belirtmişlerdir.
Sadık Miskini, Atatürk İlkokulu’nda ve Kağızman Lisesi’nde okudu. Yüksek öğrenimini ise Kars’ta tamamladı. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İktisadi ve İdari Programlar Bölümü’nün iki yıl süreli Sosyal Bilimler Programı’nı bitirdi.
Kuzeydoğu Anadolu âşıklık geleneği ve şiirleriyle büyüdü. Şiir yazmaya ve saz çalmaya ortaokul yıllarında başladı.
Sadık Miskini’nin babası Hayrettin güzel sese, türkü söyleme ve şiir yazma yeteneğine sahipti. Saz çalmayan ama türkü söyleyen, şiir yazan, akşam olduğunda evde âşık hikayalerini okuyan ve hikâye içerisindeki şiirleri yöre havalarıyla söyleyen babasından esinlendi. Babasının eniştesi olan Âşık Erdemi’nin hekât meclislerinde bulundu. Düğünlere, kahvehanelere gelen âşıkları dinledi. Kuzeydoğu Anadolu âşıklık geleneği ve şiirleriyle büyüdü.
Ortaokul yıllarında bir kıza sevdalanarak şiir yazmaya ve saz çalmaya başladı. Kitap okuma alışkanlığı okul kütüphanesinde başladı ve ömür boyu sürdü. Türk Halk Edebiyatı alanında Dede Korkut’tan başlayıp Kağızmanlı Hıfzı’ya kadar okudu. Yeni nesil âşıkları tanıdı, aynı ortamlarda bulunup muhabbet etti.
Halk edebiyatının yanı sıra Tekke, Divan ve Çağdaş edebiyatını da okumaktan geri durmadı. Dede Korkut’u, Yunus Emre’yi ve Pir Sultan Abdal’ı manevi usta bildi. İlk şiire başladığında bir iki mahlas denediyse de asıl adı olan Sait’ten esinlenerek Sadık, Yunus Emre’de geçen miskin kelimesinden de Miskini’yi türeterek “Sadık Miskini” mahlasını aldı.
Hece vezniyle başladığı şiir serüveni bir dönem serbest şiirlerle beraber sürdü. İlk serbest şiiri 1984 yılında Milliyet Sanat dergisinde yayınlanarak “Genç Şairler Antolojisi”nde yer aldı. Bu dergiden sonra serbest tarzdaki şiirleri Kıyı, Damar, Özgür Gelecek, Çağdaş Türk Dili gibi dergilerde yayınlandı.
Sadık Miskini mahlasıyla yazdığı hece vezinli şiirleri Cem, Nefes, Folklor Edebiyat, Türk Edebiyatı, Âşık Veysel, Serhat Dergisi, Serhat Kültür, Sarıkamış, Kars gibi dergilerde yayınlandı.
Çeşitli sanatçılar tarafından bestelenerek söylenen türküleri özellikle 1990’ lı yılların ikinci yarısından sonra Arif Sağ, İsmail Özden, Canan Başkaya, Ünal Fırat, Songül Karlı, Seher Dilovan, Gülten Yıldırım, Erdal Erzincan, Tolga Sağ, Yılmaz Çelik, Kıvırcık Ali, İlyas Salman, Nuray Hafiftaş, Şirin Üstün, Yıldırım Budak, Sevcan Orhan, Süleyman Yıldız, Serpil Sarı, Tülay Maciran, Meliha Güneş, Tülay Özer, Özgür Eren, Dilan Akıncı, Özge Çam, Derya Çağlayan, Cemal Öztaş, Tuncay Balcı, Seyfi Alkan, Onur Kocamaz, Kazım Birlik, Erdem Demir, Zeki Çiçek, Bahattin Turan, Hayal Has, Fahrettin Çolak, Binalı Bulut, Yasin Turan, Sevgi Öztürk, Savaş Öztürk, Elif Buse Doğan, Mine Kuş, Rahmi Akkuş, Eda Alakuş, Erkan Ünal, Gülten Benli, Erol Köker, Özcan Türe, Cem Çelebi Kara Hasan, Ali Kaya Arı, Loudingirra Özdemir gibi sanatçılar tarafından okunarak geniş çevrelerde duyuldu.
Şiire olan ilgisinin yanında yöre kültürünün derlenmesi, yöre âşıklarının eserlerinin başka kaynaklara aktarılması ve kitaplaştırılması gibi çalışmaları da bulunmaktadır. Kağızman Folklor Derneği kurucularından ve başkanlarından olan Sadık Miskini “Folklor Derneği’nin Sesi” adlı aylık gazeteyi çıkarmış olup bu gazetenin ardından “Aras” gazetesini bir müddet yayınladı. Son olarak Kağızman’da yedi yılı aşkın bir süre çıkan “Gözlem” adlı gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevini sürdürdü.
Doğu Anadolu bölgesinde yapılan sempozyumlara uzun bir müddet katılarak halk bilimi alanında birçok bildiri sundu. Yerel gazetelerde köşe yazıları yazdı, haberler yaptı.
Daha çok hece vezniyle yazdığı şiirlerle tanınan Sadık Miskini yüz civarında serbest, bin civarında halk şiiri yazmıştır. Hece vezinli şiirde bir heceden yirmi iki heceye kadar her kalıpta ve her türde şiir örnekleri vermiştir. Az heceli şiirlerde oldukça başarılıdır. Üç hecenin altında, on altı hecenin üstünde halk şiiri örneklerini belki de ilk kez veren odur.
Sadık Miskini cinas tutkunu bir âşık olup şiirlerinde ve manilerinde cinasa bol bol yer vermiştir. Dört ve beş kıtadan fazla örnekleri bulunmayan cinaslı şiir kıtasını çoğaltarak on kıtaya kadar ulaştırmıştır.
Divan Edebiyatı şiir türlerinin bazılarını hece vezniyle halk edebiyatına taşımış, Fuzuli’nin bir gazeline tahmis yazmıştır. Divan edebiyatında aruz vezniyle yazılan mesnevi türünü hece vezniyle yazarak halk edebiyatında bu türün ilk örneklerini vermiştir. Sadık Miskini hece vezniyle beş mesnevi yazan ve hamse sahibi olan ilk halk şairidir.
Farklı farklı hecelerle bin civarında kesik, cinaslı ve düz maniler söylemiştir. Halk şairlerine özgü olmayan özdeyiş söyleme geleneğini başlatmış ve iki bin civarında özdeyiş yazmıştır.
Şiirlerini ve yöre kültürünü kaynak alarak yayınladığı kişisel ve ortak kitaplar şunlardar: Kağızman’a Ismarladım Nar Gele, Sevenlere Gönül Verdim, Bir Ozanın Telinden, Kağızmanlı Halk Şairi Mesuli, Kağızmanlı Halk Şairi Ataşoğlu, Kağızmanlı Halk Şairi Samihi, Yaşayan Tarih Sadık Miskini, Kağızman’da Yaşanan rus Zulmü ve Ermeni Mezalimi, Milli Mücadele, Başka Doğsun Yarınların Güneşi, Kağızmanlı Hıfzı, Karslı Hicabı ve Âşık Mahmut Işık.
Sadık Miskini, lise öğrenimi sonrası gurbete çıktı. İstanbul’da banliyö trenlerinde, vapurlarda, pazarlarda ve Galata Köprüsü’nde çorap, patik sattı. Kaset fabrikasında çalıştı. Yeni yapılan binalarda elektrik çıraklığı ve ustalığı yaptı. Bu dönemde İstanbul’da yapılan âşık şölenlerine giderek yüz yüze gelmediği âşıklarla ve sanatçılarla görüşüp tanışma fırsatı buldu. Dört yıllık gurbet hayatından sonra Kağızman’a döndü. Aynı yıl Kağızman Halk Eğitim Merkezi’nde pratik nota üzerine saz kursu açıp yeni yetişen nesilin saz öğrenmesine katkıda bulundu. Askerliğini Balıkesir Ordu Donatım Okulu Destek Kıtaları Karargâh Bölüğü’nde on parmak daktilograf olduğundan dolayı Personel Şube Yazıcısı olarak yaptı. Askerlik dönüşü doğup büyüdüğü topraklara döndü. Kağızman’da sırasıyla manavcılık, bakkalcılık, kayısıcılık, arıcılık, kervancılık, nakliyecilik, kütüphanecilik, gazetecilik yaparak geçimini sağladı.
Kağızman’ın Yukarıdere Mahallesi’nden Sünüemolar lakaplı İshak Bey ve Şöhret Hanım’ın kızları Emine Hanım ile evli olup Bahar, Oğuzhan ve Bilge Berat adında üç çocuğu olmuştur
DAHA FAZLASI İÇİN: Kağızmanlı Aşık Sadık Miskini.pdf