MİSKİNİCELER

Ela gözlü bir güzelin elinden

Badeler kandım

Tutuşup yandım

Mecnuna döndüm

Çöller gezerim

Nehirler çağladı gözüm selinden

Köpürdüm taştım

Bendimi aştım

Gurbete düştüm

Eller gezerim

Kast eyler canıma ol kaşı cellât

Okur fermanım

Yoktur dermanım

Yürür kervanım

Yollar gezerim

Çektiğim ahlara hiç olmaz imdat

Gücüm daralır

Gönlüm gam alır

Yoldaşım olur

Yeller gezerim

SADIK MİSKİNİ’yim sevda şehrinde

Dert midir azık

Ah bana yazık

Düzelmez bozuk

Hallar gezerim

Bir varım bir yoğum masal dehrinde

Kaydeder kalem

Söylenir kelâm

Okunur salâm

Sallar gezerim

Hey ağalar ayrılığa düşeli

Yaban ellerde

Issız çöllerde

Tozlu yollarda

Kalmış garibim

Hasret ile kara bağrım pişeli

Rengim gül kimin

Yaşım sel kimin

Gonca gül kimin

Solmuş garibim

Yar yar deyu ah u figan eylerim

Yüreğim ağlar

Gözyaşım çağlar

Ferhatça dağlar 

Delmiş garibim

Derd-i gamla geçer günüm aylarım

Düşmem sılaya

Ermem kolaya

Başın belaya

Salmış garibim

MİSKİNİ’yim gönlüm visalden ırak

Bahtıma küsüp

Umudu kesip

Çileden nasip

Almış garibim

Bırakmaz seveni kavuşsun firak

Su sahrasına

Can leylasına

Dert deryasına

Dalmış garibim

Yeter naz eyledin nazenin dilber

Kaşların çatma

Çalımlar satma

Kanlar ağlatma

Gel aşığını

Seni seven gönlüm divane gezer

Üzme hayranın

Eyle ihsanın

Kulun kurbanın

Bil aşığını

Canım cananının hizmetindedir

Çek beni dara

Ey zülfü kara

Tarağım tara

Dolaşığını

Hizmetin ederken yorulmak nedir

Emreyle dille

Nirana yolla

Gulamın belle

Yol aşığını

SADIK MİSKİNİ’yim ayrılık derdim

Başımdan aşkın

Şaşkınım şaşkın

Öldürür düşkün

Hal aşığını

Kadem bas şenlensin şu gönül yurdum

Yazıktır bana

Kıyma bu cana

Salma hazana

Gül aşığını

Bahar geldi elat çıktı yaylaya

Çağladı coştu

Köpürdü daştı

Yollara düştü

Yollandı gönül

Çadırdan çadıra baktı leyla’ya

Aşk meyin kandı

Aşk ile yandı

Mecnun’a döndü

Dellendi gönül

Sevdiği dilbere eyledi işmar

Huzura vardı

Selamın verdi

Sazına vurdu

Dillendi gönül

Cananından buldu hürmet itibar

Kalmadı tasa

Daha kim küse

Aldı bir buse

Ballandı gönül

Düşeli MİSKİNİ sevda derdine

Göğsünü gerdi

Murada erdi

Açtı yeşerdi

Allandı gönül

Attı mitilini yârin yurduna

Pişirdi aşı

Kovdu telaşı

Çekti barbaşı

Sallandı gönül

Ayrılığın oku deldi sinemi

Belendim kana

Ben yana yana

Derd-i lokmana

Kavuşamadım

Hasret vurdu yıktı gönül binamı

Kaldım dilekle

Elde elekle

Çark-ı felekle

Dövüşemedim

Hasret çeken nerde olsa bellidir

Can ataşından

Gözün yaşından

Dağlar başından

Savuşamadım

Âşık dedikleri düşkün hallidir

Çektiğim firak

Yoktur dur durak

El elden ırak

Ovuşamadım

MİSKİNİ’yim dolaşırım der-be-der

Kaderden halım

Lal oğlu lalım

Varmadı dilim

Sövüşemedim

Hayalden ibaret sevdiğim dilber

Yoktur yanımda

Canı canımda

Aşiyanımda

Sevişemedim

Ey kaşları seyfi ey çeşmi cellât

Dökme kanımı

Alma canımı

Hanumanımı

Viran êyleme

Barış aşığınla kılma adavat

Huzura varam

El pençe duram

Azdırıp yaram

Çıban êyleme

Sam yeli misali esme üstüme

Kırma bağımı

Dal budağımı

Bahar çağımı

Hazan êyleme

Garaz bağlayıben düşme kastıma

Kıyma yarına

Guş ver zarına

Gam diyarına

Revan êyleme

MİSKİNİ kulundur afat-ı devran

Sen kimsin deme

Ömrümü yeme

N’olur katlime

Ferman êyleme

Çiçeği burnunda bir candır bu can

Ol beni seçen

Bahtımı açan

Muratsız göçen

Kervan êyleme

Ömürler söker

Boyunlar büker

Yaprağın döker

Dalı ağlatır

Belli ki aklını koymuş keleğe

Kem gözle bakar 

Çakmağın çakar

Bülbülü yakar

Gülü ağlatır

Mum yaksan arasan fani dünyada

Var mıdır yaran

Yaranı saran

Yağar kar baran

Dolu ağlatır

Mazlumu güldüren hani dünyada

Harami ağı

Çeker bıçağı

Keser yolağı

Yolu ağlatır

Gaddardır bu felek insaf ne bilmez

Üstüne gelir

Musallat olur

Aklını alır 

Deli ağlatır

SADIK MİSKİNİ’yi şadıman kılmaz

Od salar öze

Yandırır köze

Gam yükler saza

Teli ağlatır